KervanSaraylar

Kervansaraylar Yazdır
 
Evliya Çelebi, Seyahatnâmesinde Osmanlılar zamanındaki vakıflardan bahsederken, Imageyolcuların dağ başında misafir olup, bedavadan yiyip içtikten sonra, sabah kalkıp yine yollarına devam ettiklerini şöyle anlatır: Bu vakıf kervansarayların kapıları akşama kadar açık durur. Ortalık karardıktan sonra kapılar kapanır, vakıf sahibinin vazifelendirdiği kapıcılar, kapının arkasında yatarlardı. Gece bir yolcu geldiğinde, kapıları açıp kim olduğuna bakılmadan yolcuyu içeri alırlar; vakıftan, hayvan sahibinin hayvanına yem, kendilerine de yemek çıkarırlardı. Fakat gece içeri gireni bir daha dışarı bırakmazlardı.
Sabah olduğu zaman duâlarla kapılar açılır, yolcular hazırlanırdı. Bu sırada kervansarayın misafirleri arasında dolaşan bir görevli şöyle bağırırdı: "Ey Ümmet-i Muhammed! Maldan, candan, elbiseden eksiği olanlar var mı?"           Bu soruya, kervansarayda misafir olan yolcular; "Hiçbir eksiğimiz yoktur. Her şeyimiz tamamdır. Allah vakıf sahibinin hayrını kabul etsin. Hayatta ise kendisine selâmet, vefât etmişse rahmet eylesin!" derler, kapılar açılır, görevliler; "Öyleyse, Allah, giden ümmet-i Muhammed'e selâmetler, kalanlara ise rahatlıklar versin!" derlerdi. Daha sonra kapıdan yolcuları uğurlayan kervansaray bekçileri; "Ey din kardeşlerimiz! Yolunuzda durmayın! Sizi namazınızdan alıkoyanlarla arkadaşlık etmeyin! Her yüzünüze güleni dost sanıp da, ibâdetinizden kalmayın! Haydi, Hak yardımcınız olsun, güle güle uğurla gidin!" derlerdi.

Image
Bugün 7 ziyaretçi (57 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol