Çürük Elmanın Bedeli

Çürük Elmanın Bedeli Yazdır
 

ImageSultan İkinci Murad Han’a bir Yahudi şikâyette bulundu:
- Bir şikayetim var Padişahım, müsaade buyurun anlatayım?
- Elbette! Buyur, nedir şikâyetin?
- Askerleriniz benim bahçemden elma yediler ve değeri olan altını ödemediler!
- Bu dediğin nasıl olabilir? Bir yanlışlık olmalı!
- Hakikat budur Padişahım.

Bir çürük elma...
Sultan Murad derhal askerlerine döndü ve sordu:
-Bezirgânın söyledikleri doğru mudur?
Askerlerden biri ileri çıktı:
- Doğrudur Sultanım, ben yaptım!
- Peki ama nasıl? Kul hakkının önemini bile bile böyle bir şeyi nasıl yaparsın?
- Padişahım, benim yediğim elma yerdeydi ve çürüktü. Çürük bir elmanın para edeceğini düşünemedim; nitekim iki arkadaşım da oradaydı, onlar ağaçtan elma kopardılar ve parasını da bahçeye attılar.
Padişah, bu sefer Yahudiye sordu:
- Askerlerimin söyledikleri doğru mudur?
- Evet, o ikisinin kopardığı elmaların bedelini aldım.
- Peki, öyleyse istediğin nedir?
- Diğer askerinizin yerden aldığı elmanın bedelini de isterim.
- Peki, o çürük elma için ne istersin?
- Bir kese altın isterim.
- İşte hakkın olan bir kese altın!


“Beni de aranıza alın!”
Bezirgân, Padişahın adaletinden, kul hakkına verdiği önemden son derece etkilendi. Kendisine uzatılan keseyi eliyle geri itti:
- Ne olur beni de aranıza alın! Ben de sizin gibi düşünen, sizin gibi yaşayan biri olayım...


İşte Osmanlı’nın hak anlayışı buydu. Bu anlayışla nice insan İslâmiyet’i seçmiş, hakiki medeniyeti bulmuştu.

Bugün 6 ziyaretçi (45 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol